27 Şubat 2010 Cumartesi

ilk izlenimler, ilk anılar...

- burasi cok cok cok guzel:)
- parmak arasi terlik giymeyeni dovuyorlar sanirim. Opera House'a gelin-damatlar geliyor. Hatta bi gelin, gelinliginin altina giymisti parmak arasi, o derece yani
- "terlik te neymis" diyip, ciplak ayak gezenler de cok
- yuzen dugun salonlari var:)) Bizim yolcu motorlarinin daha buyugunu ve her tarafı cam olanlarini dusunun, ustunde terasiyla. En az 3 tane dugun vardı suyun ustunde bugun..
- geldigimden beri foto cektim durdum ama hicbirinde ben yoktum tabi. "E hadi bi tanesinde de ben cikayim" diyip birinden rica etmeye karar verdim. Ben yabaniyimdir ya biraz boyle seylerde, 10 dakika karar veremedim gelip gecenlerden kimden istesem diye. Sonunda bilin bakalim hangi milletten arkadaslara rica ettim? Evet, Hintli:)) Bir sekilde yakin hissettim herhalde, kendim de guldum bu ise..
- devasa bir botanik park var, Opera House'un hemen yakininda. Acayip acayip agaclar, bitkiler ama bana en enteresan gelen ortalikta kedi gibi gezen papağanlar oldu. Oyle geziyolar ortalikta, otlari didikliyolar. Bir de adini bilmedigim bir suru kus vardi, onlar da oyle, sokak kedisi gibi. İnsanlar da hic korkmuyo valla, ben bi irkildim ne yalan soyliyim! Gagalar falan, neme lazim:) Bi tanesi "ciyaaak" diye bi ses cikardi zaten, alti ustu fotograf cekicem diye, kactim hemen "ay sussss" diyerek...
- O meshuuur kopru var ya, Harbour Bridge. Onun uzerine tirmanilabiliyor. Onceden de duymustum ama bugun gozlerimle de gordum. Koca koprunun tepesinde karinca surusu gibi pespese yuruyordu insanlar. Guzel olmali ordan goruntu, denemeyi dusunuyorum bir ara.
- metro yok
- otobuse bindim:) Gittigin yere gore ucret degisiyor, dolmus gibi. Ben de sanki cok biliyormus gibi havali havali "Circular Quay please" dedim sofore, o da biletimi hemen verince ne sevindim ne sevindim:))
- jet lag fena birsey, havada yuruyormusum gibi sanki
- burasi cok cok cok guzel:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder