29 Mart 2010 Pazartesi

update verilir

Bi suredir yazmadim. Adam tas olur biliyorum ama hafiften bi afakanlar yokladi son bir haftadir. Guleryuzlu Avustralyali dostlarimizin hal hatir sormakta uzerlerine yok ama gordugumuz tum rahmet te bu kadar. Bi disari cikalim olsun, iki akalim gecelere yok oyle seyler. Zaten ofiste yas ortalamasi da baya yuksek. Ben de bulug cagimda degilim tamam ama ortalamaya vuracak olursak benden en az bi jenerasyon ust ortalik... Tabi sokaga da cikip "pardon arkadas olabilir miyiz" diyemiyo insan; durum boyle olunca da bi bunalti geliverdi. Bugun annemler geldi, evde bi soluk, iki geyik, sicak yemek... Mutluyum simdi:)

Neler yaptim peki? Insanin modu dusuk olunca aktivitesi de dusuk oluyo ama yine de attim kendimi disarilara neyse ki. Cumartesi gunu pazara gittim!! Evet evet bildigimiz pazara... Paddington Market varmis burda Cumartesileri http://www.paddingtonmarkets.com.au/ Dediler mutlaka git (e sen de gelsene benle onerene kadar; da diyemedim pek tabi), cok guzel seyler var etc.. Hava da bulutlu olunca Cumartesi "e hadi" dedim. Baya baya pazar ama Ulus Pazari gibi daha cok. Kiyafetti, cantaydi oyle seyler var. Bir de biraz farkli olarak ressamlar vardi, tablolarini satiyolar tezgahlarda. Ama Ulus Pazari veya Sali Pazari dedigin taklit maklit daha ucuzdur di mi? Yani pazar konsepti bunu gerektirir?? Burda oyle degil ama iste... Tamam genel olarak pahali bir sehir burasi; dengesiz bir pahalilik var ustelik ama ben klasik depresyondan cikma yolum olan "alisverise saldiri" moduna gecip pazari kaldirip donecegimi dusunurken, bi tane canta alip ezik ezik(!) ciktim pazar yerinden. Canta da yari fiyatina inmisti de oyle aldim yani:)) Ben boyle sey gormedim, ciddi ciddi magazalar cok daha ucuz. Bi de gelip gelip "fiyatlar indi" demiyorlar mi?? Ya da biz cok alismisiz Turkiye'de, ozellikle giyim kusam icin, bir suru alternatif olmasina ve her keseye uygun; olanca manik depresif halime ragmen elim gitmedi cebime. Ama cantami taktim koluma, o da yetti akil sagligimin averaj bi seviyeye yukselmesine:)

Ordan ciktigimda ise hayatimda benim gordugum en buyuk parka gittim, Centennial Park, http://www.centennialparklands.com.au/ ,direkt sehir kurulur oraya bence, hani koy kasaba demiyorum. Ben sinirsiz maviden cok ucsuz bucaksiz yesili severim, cayir bayir yani. Kosasim gelir kesilene kadar. Yapamadim deli derler diye ama Friends'in bir bolumunde Rachel ve Phoebe kavga ediyorlardi; sebep te Phoebe Central Park'ta elini kolunu manyak gibi savura savura kosup "en iyi desarj olma sekli bu" diye iddia ediyordu; Rachel da utaniyordu o oyle kosuyo diye. Gerci sonucta Rachel yola gelmisti, neyse.. O aklima geldi parktayken; oyle bi ani iste bu da :))

Pazar gunu ise hava acti, bu sefer de Bronte Beach'e gittim. Bence su ana kadar gittiklerimin en guzeliydi. Bu da Bondi kadar buyuk degil ama kumsalin arkasinda kocaman bi cim alan var, o cim alanin en arkalarina dogru da mangal icin yerler. Coluk cocuklular, ip atlayip top oynayanlar orda takiliyor, digerleri ya kumda ya on cimlerde. Bi de sag tarafinda ilginc kaya olusumlari var, oralara da bakindim. Magara gibi yerler var tepede ve denize karsi; manzara muhtesem. Oralari da mesken tutanlar vardi ama cok erken gitmek lazim sanirim. Bilemedim iste..

Bu arada dun benim otel/evin muduruyle tanistim. Adam Ispanyolmus ama zaten hemen belli etti, bir ihtimam bir alaka, artik sirtim yere gelmez:)) Yani Michelle'in mudurunu bagladim:) Lakin heyecana gerek yok, tostoparlak kendisi ama Iber Yarimadasi hayranligimdan midir, Akdenizli kani mi cekti bilinmez, pek iyi oldu kendisiyle tanistigimiz.

Onun disinda dedigim gibi, bu sabah annemler geldi ama henuz gormedim kendilerini. Cunku sabah geldiler, ben de ise gelmek zorunda oldugumdan karsilayamadim. Su an koma halinde uyuyorlar sanirim. Ben annemi tanidiysam ve biraz da kendimi, saglam hikaye cikar bu ziyaretten. Hadi bakalim:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder