1 Temmuz 2014 Salı

Yazası olmak..


Sürekli yazası olan bir insanım.
Herşey hakkında yazarım.. Kendimi sözlü olarak ifade etmekte sorunum olduğundan da değil üstelik. Ama çocukluğumdan beri hep, "yazdım da".

Bir kahraman yaratıp onunla sohbet etmek değil, hikaye değil; evet şiirlere dair bir dönemim oldu gerçi -kafiyeli olsun ya da ikinci yeni(!)- ama yine de şiir, hiç değil. Ben değil, belki de haddim değil.

Sayısız günlük tuttum! Hepsi yarım kaldı ve her yeni günlüğe "bu sefer düzenli yazacağım" diye başladım. Bir noktadan sonra "yaaani hani öyle her gün yazamayabilirim" gibi pazarlıklarla açılış yaptığım günlüklerim bile var. Anafikirden uzaklaşmamak lazım; yani her zaman vardı yakınlarda, bir defter bir kalem.
Çoğunlukla devrik cümleler kurdum, belli bir sıra izlemeden çıkıyor benden kelimeler.


------------------
Paylaşmayı istediklerim de oldu aslında. Blogu da -vakti zamanında- bu yüzden açmıştım zaten. Ama "belli bir konu olmalı mı ki, amaan canım kim okuyacak" diye diye 10-12 post Avustralya hakkında yazıp bırakmışım. Oysa kaç defter doldu bu sırada, kaç ufak-tefek not kağıdı "sonra deftere geçiririm" diyerek, o defterlerin sayfa aralarına sıkıştırıldı.

Bu arada bir müzik dergisinde sosyal sorumluluk projeleri hakkında yazdım, bir de gezi yazım oldu hatta, Vietnam..

Sonra benim birader dedi ki bir gün "ne farkeder.. Ne istersen onu yaz ve ne farkeder ki kim okumuş?". Daha önce bilmediğimden değil de.. Bu sefer "tamam" dedim içimden.

Aklıma -bence değişik- bir şeyler geliyor bazen veya "bak ne güzel!" diyerek paylaşmak isteyeceğim şeylerle karşılaşıyorum hayatta. Okuyorum, izliyorum, geziyorum, düşünüyorum. Çok az şeyi, kişiyi "gerçekten" merak ediyorum ama merak ettiklerimi öğrenmek, öğrendiklerimi paylaşmak istiyorum.

Herkes biraz da anlatmak için yaşar.
---------------------

"Hayat, insanın yaşadığı değildir; aslolan, hatırladığı ve anlatmak için nasıl hatırladığıdır" - Gabriel Garcia Marquez

P.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder